GİRİŞ
Elli yıl kadar önce kişilik bozuklukları ve psikozlar tedavi edilemez olarak bilinirdi. Psikoloji biliminin babası olan Freud, çalışmalarında öedipal dönem kaynaklı (3-6 yaş) nevrotik (histeri, konversiyon…) problemlerle ilgilenmiş, preöedipal dönemde (0-3 yaş) oluşan kişilik bozukluklarının (kişilik örgütlenmelerinin) ve psikotik bozuklukların (şizofreni v.b.) tedavi edilemeyeceğini söylemiştir.
1950’ li yıllardan sonra psikoloji ile ilgilenen çeşitli bilim insanları (Melanie Klein, Heinz Kohut, J. F. Masterson, John Watkins, Otto Kernberg,) kendi geliştirdikleri kuramlar doğrultusunda Kişilik bozukluklarını (örgütlenmelerini) tanımlamış, sınıflandırmış ve bunların tedavisine yönelik çeşitli teknikler geliştirmişlerdir. “NESNE İLİŞKİLERİ KURAMI, EGO TERAPİSİ KURAMI, KENDİLİK PSİKOLOJİSİ KURAMI” gibi bazı kuramlar özellikle 0-3 yaş (preöedipal) döneminde oluşan kişilik örgütlenmelerinin tedavisinde çığır açmıştır. Günümüzde kişilik bozukluklarının tedavisinde uzmanlaşmış pek çok terapist bu kuramlardan istifade ederek çalışmalarını yürütmektedir. Yine bu kuramlar psikotik bozuklukların tedavisinde de büyük bir yol gösterici olmuştur.
Ruhsal sorunların pek çoğunun temelinde kişilik örgütlenmeleri vardır. Mesleğe ilk başlayan terapistler gelen vakalarda genellikle bilişsel-davranışçı yöntemleri kullanırlar. Bilişsel-davranışçı kuram genellikle fobiler,çocuklardaki davranış bozuklukları, hafif düzeydeki nevrotik bozukluklar v.b üzerinde etkilidir. Ancak danışanlar kliniğe her zaman bu kadar basit sorunlarla başvurmazlar. Depresyon-panik bozukluk ve çeşitli duygu durum bozuklarının tedavisinde ise bilişsel-davranışçı kuramların yetersiz kalması üzerine dinamik, psikoanalitik, duygu odaklı terapi gibi çeşitli yaklaşımlardan yararlanılmaktadır. Kliniklere bu ve benzeri çeşitli şikayetlerle başvuran ve tedavisi tamamlanarak iyileştirilen pek çok hastanın ise yıllar, hatta aylar sonra başka bir şikayetten muzdarip olarak geri döndüğü görülmüştür.
(örn: panik bozukluğu iyileşiyor, 1 yıl sonra depresyon şikayeti ile başvuruyor, depresyon iyileşiyor, birkaç yıl sonra OKB teşhisi ile geliyor…)
Bu hastalar üzerinde yapılan çalışmalarda görülmüştür ki hastalık gibi görülen bu problemler aslında bu kişiler için birer semptomdur ve temelinde çarpık kişilik örgütlenmeleri vardır. Bu keşif son yıllarda profesyonel terapistleri kişilik örgütlenmeleri alanında çalışmaya itmiştir. Kişilik bozuklukları her zaman bir semptom göstermeyebilir. Çoğu zaman bireyin kişisel-sosyal ilişkilerini bozmakta ve buna bağlı olarak yaşam kaliteleri düşmektedir. Bu da terapiye başvurmalarına neden olan pek çok sebepten biridir. Ancak yine de kişilik bozukluğu vakalarında tedavi başvuru oranı yüksek değildir. Mesela sınır ve çekingen kişilik bozukluğu vakaları genellikle kendileri başvururlar ve diğer kişilik bozukluklarına göre oran daha yüksektir. Narsistik kişilik bozuklukları ise genelde bozulan aile ilişkileri nedeniyle ve ailenin isteği üzerine sırf bu isteği karşılamış olmak için terapiye gelirler. Yine antisosyal kişilik bozukluğu gösteren hastalarda kendi kendine başvuru oranı son derece az olup, işledikleri bir suç neticesinde mahkeme kararı ile yönlendirilirler.
Kişilik bozukluklarının tedavisi biraz uzun sürmekle birlikte (ortalama 2-5 yıl arası) diğer semptom odaklı yaklaşımlara göre daha etkilidir. Bunu açıklamak için kullanılacak en iyi metafor, bilgisayara format atma örneğidir. Bir bilgisayarda yazılım kaynaklı bir arıza olduğunu düşünelim. Bu arızayı tamir ediyoruz ancak birkaç gün sonra başka bir arıza çıkıyor. Yeni arızayı tamir ediyoruz ve bir hafta sonra başka bir arıza. Bu hep böyle sürüp gidiyor ve anlıyoruz ki kökten bir çözüm gerekli. Bu da bilgisayara format atmaktan geçiyor. Format atma işlemi biraz vakit ve emek alır ama kesin çözümdür. Kişilik örgütlenmelerinin tedavisi için bilgisayara format atma örneği bu açıdan son derece birbirine benzemektedir. (Gödeş,2014)
TANI VE SINIFLANDIRMA
Kişilik bozukluklarının tanılanmasında ve sınıflandırılmasında bu gün dünyada kullanılan bir numaralı kaynak DSM-4 (Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayınsal El Kitabı) tür. Kişilik bozuklukları DSM-4 e göre 3 ayrı kümede sınıflandırılmaktadır.
A. KÜMESİ KİŞİLİK BOZUKLUKLARI:
Paranoid, Şizoid ve Şizotipal Kişilik Bozukluğu
B. KÜMESİ KİŞİLİK BOZUKLUKLARI:
Antisosyal, Sınırda (Borderline), Narsisistik ve Histriyonik Kişilik Bozukluğu
C. KÜMESİ KİŞİLİK BOZUKLUKLARI:
Çekingen, Bağımlı, Obsesif Kompulsif Kişilik Bozuklukları
Bu üç temel kümenin dışında kalan, DSM-4 ve ICD-10 da yer verilmeyen ancak çeşitli kuramcılar tarafından kişilik bozuklukları kategorisinde değerlendirilen iki tip kişilik bozukluğu daha tanımlanmıştır ki bunlar:
*Hipnomanik Kişilik Bozukluğu
*Mış gibi Kişilik Bozukluğu’dur.
Bu iki bozukluk İngiliz psikiyatri kitapları tarafından kabul görmüştür.
PARANOİD KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Başkalarının davranışlarını kötü niyetli olarak yorumlayıp sürekli bir güvensizlik ve kuşkuculuk gösterme.
1. Yeterli bir temele dayanmadan başkalarının kendisini sömürdüğünden, aldattığından veya kendine zarar verdiğinden kuşkulanır.
2. Dostlarının veya iş arkadaşlarının kendine olan bağlılığı veya güvenirliği üzerine yersiz kuşkuları vardır.
3. Söylediklerinin kendisine karşı kötü niyetle kullanılacağından yersiz korkuları olduğundan başkalarına sır vermek istemez.
4. Sıradan sözlerden, olaylardan aşağılandığı veya kendisine gözdağı verildiği şeklinde anlamlar çıkarır.
5. Sürekli kin besler.
6. Karakterine ve itibarına saldırıldığı yargısını taşır ve öfke ile karşı saldırıda bulunur.
7. Haksız yere eşinin sadakatsızlığı ile ilgili kuşkulara kapılır. (1)
ŞİZOİD KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Sürekli toplumsal ilişkilerden kopma ve duyguların anlatımında kısıtlı olma örüntüsü,
1. Ailenin bir parçası değilmiş gibi davranır; yakın ilişkiye girmez ve yakın ilişkilerden zevk almaz.
2. Çoğunlukla tek bir etkinlikte bulunmayı tercih eder.
3. Cinsel deneyim yaşamaya karşı oldukça ilgisizdir.
4. Çok az etkinlikten zevk alır.
5. Yakın arkadaşı ve sırdaşı yoktur.
6. Övgü ve eleştirilere karşı ilgisiz kalır.
7. Duygusal soğukluk, kopukluk veya tekdüze bir duygulanım gösterir. (1)
ŞİZOTİPAL KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Bilişsel veya algısal çarpıklıkların ve alışılmışın dışında davranışların yanı sıra yakın ilişkilerde rahatsızlık duyma ve yakın ilişkilere girebilme becerisinde yetersizlikle kendini gösteren, toplumsal ve kişilerarası yetersizliklerin olduğu sürekli bir örüntüdür.
1. Referans fikirler.
2. Davranışı etkileyen, kültürü ile uyumlu olmayan acayip inanışlar, büyüsel düşünceler.
3. Olağandışı algısal yaşantılar, bedensel yanılsamalar.
4. Acayip düşünüş ve konuşma biçimi.
5. Kuşkuculuk ya da paranoid düşünce.
6. Uygunsuz ya da kısıtlı duygulanım.
7. Acayip, kendine özgü davranış veya görünüm.
8. Yakın arkadaş ve sırdaşların olmaması.
9. Azalmayan aşırı toplumsal anksiyete, paranoid korkular. (1)
ANTİSOSYAL KİŞİLİK BOZUKLUĞU
15 yaşından beri süregelen, başkalarının haklarını saymama, başkalarının haklarına saldırma örüntüsü.
1. Tutuklanması için zemin hazırlayan tekrarlayıcı eylemlerde bulunma, yasalara ve toplumsal kurallara ayak uyduramama.
2. Sürekli yalan söyleme, takma isim kullanma, kişisel çıkar ve zevki için başkalarını atlatma.
3. Dürtüsellik ve gelecek için tasarılar yapamama.
4. Yineleyen kavgalar veya saldırılarla belirli sinirlilik ve saldırganlık.
5. Kendi ve başkalarının güvenliği konusunda umursamazlık
6. Bir işi sürekli götürememe, mali yükümlülüklerini yerine getirememe ile belirli sürekli sorumsuzluk.
7. Başkalarına zarar verme, kötü davranma veya bir şey çalma durumuna karşı ilgisizlik veya bunlara kendine göre mantıklı açıklamalar getirme, vicdan azabı çekmeme. (1)
NARSİSTİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Üstünlük duygusu, beğenilme gereksinimi ve empati yapamamanın olduğu sürekli bir örüntüdür.
1. Kendisinin çok önemli olduğu duygusunu taşır.
2. Sınırsız başarı, güç, zeka, güzellik veya kusursuz sevgi düşlemleri üzerine kafa yorar.
3. Özel ve eşi bulunmaz birisi olduğuna ve ancak başka özel veya toplumsal durumu üstün kişilerin kendisini anlayabileceğine ya da ancak onlarla arkadaşlık edebileceğine inanır.
4. Çok beğenilmek ister.
5. Hak kazandığı duygusu vardır.
6. Kişilerarası ilişkileri kendi çıkarı için kullanır, amaçlarına ulaşmak için başkalarının zayıf taraflarını kullanır.
7. Empati yapamaz.
8. Çoğu zaman başkalarını kıskanır ya da başkalarının kendisini kıskandığını sanır.
9. Küstah, kendini beğenmiş davranış ve tutumlar sergiler (1)
HİSTRİYONİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Aşırı duygusallık ve ilgilenilme arayışı gösteren sürekli bir örüntü.
1. İlgi odağı olmadığı durumlarda rahatsız olur.
2. Başkalarıyla iletişimi çoğu zaman uygunsuz bir şekilde cinsel yönden ayartıcı davranışlarla belirlidir.
3. Hızlı değişen ve yüzeysel kalan duygular sergiler.
4. İlgiyi çekmek için fiziksel görümünü kullanır.
5.Aşırı düzeyde başkalarını etkilemeye yönelik ve ayrıntıdan yoksun bir konuşma biçimi vardır.
6. Gösteriş yapar, yapmacık davranır ve duygularını aşırı bir abartı ile gösterir.
7. Telkine yatkındır, kolay etkilenir.
8. İlişkilerin olduğundan daha yakın olması gerektiğini düşünür. (1)
BORDERLİNE KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Kişiler arası ilişkilerde, benlik algısında ve duygulanımda tutarsızlık ve belirgin dürtüselliğin olduğu sürekli bir örüntüdür.
1. Gerçek veya hayali bir terkedilmeden kaçınmak için çılgınca çabalar gösterme.
2. Gözünde aşırı büyütme ve yerin dibine sokma uçları arasında gidip gelme, gergin ve tutarsız kişilerarası ilişkilerin olması.
3. Kimlik karmaşası: belirgin olarak ve sürekli bir biçimde tutarsız benlik algısı veya kimlik duyumu.
4. Kendine zarar verme olasılığı yüksek en az iki alanda dürtüsellik.
5. Yineleyen özkıyımla ilgili davranışlar, girişimler, göz korkutmalar.
6. Duygudurumda belirgin tepkiselliğe bağlı instabilite.
7. Kendini sürekli boşlukta hissetme.
8. Uygunsuz, yoğun öfke ya da öfkesini kontrol edememe.
9. Stresle ilişkili geçici paranoid düşünce veya ağır dissosiyatif semptomlar. (1)
ÇEKİNGEN KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Toplumsal ketlenmenin, yetersizlik duygularının ve olumsuz değerlendirilmeye aşırı duyarlılığın olduğu sürekli bir örüntüdür.
1. Eleştirilecek, beğenilmeyecek ya da dışlanacak olma korkusuyla kişiler arası ilişki gerektiren mesleki etkinliklerden kaçınır.
2. Sevildiğinden emin olmadıkça insanlarla ilişkiye girmek istemez.
3. Mahcup düşeceği, alay konusu olacağı korkusuyla yakın ilişkilerde tutukluk gösterir.
4. Toplumsal durumlarda eleştirileceği ya da dışlanacağı üzerine kafa yorar.
5. Yetersizlik duyguları yüzünden yeni kişilerle aynı ortamda bulunduğu durumlarda ketlenir.
6. Kendisini toplumsal yönden beceriksiz, kişisel olarak albenisi olmayan biri olarak görür.
7. Mahcup düşebileceğinden ötürü kişisel girişimlerde bulunmak ya da yeni etkinliklere katılmak istemez. (1)
BAĞIMLI KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Uysal ve yapışkan davranışa ve ayrılma korkusuna yol açacak biçimde kendisine bakılma gereksiniminin aşırı olmasıyla giden sürekli bir örüntü.
1. Başkalarından bol miktarda öğüt ve destek almazsa gündelik kararlarını vermekte güçlük çeker.
2. Yaşamının çoğu alanında sorumluluk almak için başkalarına gereksinim duyar.
3. Desteğini yitireceği ya da kabul görmeyeceği korkusuyla başkaları ile aynı görüşü paylaşmadığını söylemekte zorluk çeker.
4. Tasarıları başlatma, kendi başına iş yapma zorluğu vardır.
5. Başkalarının bakım ve desteğini sağlamak için hoş olmayan şeyleri yapmayı isteyecek kadar aşırıya gider.
6. Kendine bakamayacağına ilişkin aşırı korku nedeniyle tek başına kaldığında kendisini rahatsız veya çaresiz hisseder.
7. Yakın bir ilişki sonlandığında bir bakım ve destek kaynağı olarak derhal başka bir ilişki arayışı içine girer.
8. Kendi kendine bakma durumunda bırakılacağı üzerine gerçekçi olmayan bir biçimde kafa yorar. (1)
OBSESİF KOMPULSİF KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Esneklik, açıklık ve verimlilik pahasına düzenlilik, mükemmelliyetçilik, zihinsel ve kişilerarası kontrol koyma üzerine aşırı kafa yormanın olduğu sürekli bir örüntü.
1. Asıl amacı unutturacak şekilde ayrıntılar, kurallar, listeler, sıralama, organize etme ya da program yapma ile uğraşıp durur.
2. İşin bitmesini zorlaştıran mükemmelliyetçilik gösterir.
3. Etkinlik ve arkadaşlarından yoksun kalacak şekilde kendini işe adar.
4. Ahlak, doğruluk, değerler gibi konularda esneklik göstermez.
5. Özel bir değeri olmasa bile eski, değersiz şeyleri elden çıkaramaz.
6. Görev dağılımı yapmak ve başkaları ile birlikte çalışmak istemez.
7. Para harcama konusunda hem kendisine, hem de başkalarına karşı cimri davranır.
8. Katı ve inatçıdır. (1)
HİPNOMANİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Kendilik algısı alanında büyüklenmeci, kendinden emin, güçlü, sorunsuz, neşeli ve aşırı derecede iyimser görünürler. Ancak, aynı zamanda kendilerine ilişkin rahatsız edici kuşkuları vardır, yalnızlık ve üzüntülerinden dolayı derin güçlükler yaşarlar.
İnsan ilişkileri diğerlerinin yüzeysel biçimde ülküleştirilmesi ve hızla yakınlık kurma ile karakterizedir. Ama insanları gizliden gizliye küçümsemektedirler ve kısa bir süre sonra onlara olan ilgilerini yitirirler. Bu uçarılığın yanında bir yada iki kişiyle yoğun bağımlılık içeren ilişkileri vardır.
Toplumsal uyum alanında kararlı, cesur, enerjik ve işine düşkün görünürler. Kendinden emin girişimci tutumları onları liderlik rollerine iter, her işe karışma eğilimlerine bile katlanılır. Fazlaca risk alma eğilimleri de vardır ve toplumsal ve parasal konularda sorunlu kararlar alabilirler.
Aşk ve cinsellik alanında davranışları flörtçülük, cinsel dedikodulara düşkünlük, evlilik dışı ilişkiler ve rastgele cinsel ilişkiler sergiler. Karşı cinsle ilişkilerinde içtenlikle bağlanamaz, karşısındakini eşiti olarak algılayamaz, duygusal ve duyumsal ilgilerini sürdüremezler.
Etik değerleri, ölçüleri ve ülküleri birçok çelişki içerir. Görünürde etik ve ahlaki konularda çok tutucudurlar, hem kendileri hem de insanlar için oldukça yüksek ülküleri savunurlar. Derinde ise etik kuralları göz ardı eder ve yetke ile alay ederler, yozlaşmaya çok yatkındırlar.
Hipomanik kişilik bozukluğu olan bireylerin konuşmaları akıcı, anlaşılır, sözcük oyunlarıyla süslü ve yüzeyde aşırıdır. Ancak, bilişsel tarzlarına daha derin bir bakış bilgilerinin yüzeyselliğini, gizli öğrenme güçlüklerini ve çeşitli planlarına sistematik yaklaşım ve nesnel değerlendirme eksikliklerini ortaya çıkarır.
Özetle, hipomanik kişiliği olan birey görünürde neşeli, oldukça sosyal, insanları ülküleştirmeye düşkün, işine bağımlı, flörtöz ve konuşkandır. Derinde ise insanlara yönelik öfkesinden dolayı suçluluk duyar, yalnız kalamaz, empati sorunları vardır, kimseyi sevemez, yozlaşmaya eğilimlidir ve bilişsel yaşam biçiminde sistematik bir yaklaşımı yoktur. (2)
“MIŞ GİBİ” KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Özgünlükten yoksundurlar ve narsisistik özdeşimler kurma eğilimleri vardır. Bu özdeşimler kendilik sistemi içerisinde özümsenmez ve yüzeysel bir biçimde eyleme vurulurlar. İnsanları taklit etme eğilimlerinin bir çok amacı vardır. Kırılgan ve zayıf içsel kendiliklerini desteklemeye yardım eder. Aynı zamanda insanlar ile herhangi bir mesafe, farklılık ve anlaşmazlığı yadsımaya hizmet eder ve böylece onların desteğinin devamlılığını sağlar. Saldırgan eğilimleri bölüp dışlayarak, kendilerine bir “yalancı iyilik” ve ılımlı cana yakınlık havası verirler. Tüm bunlar yozlaşabilir değer sistemine ve çarpıcı ahlaki bozulmaya katkıda bulunur. Bir dönem değer verilen ideolojiler ve sosyopolitik gruplar, koşullar değişince farklı hatta zıt başka bağlantılar yüzünden çabucak gözden çıkarılabilirler.
“Mış gibi” kişiliklerinin nerdeyse tümünde, çocukluklarının ilk yıllarında anneden yoksunluk ve değişken çoğul bakım vericiler öyküsü alınır. Yaşadıkları en temel örselenme duygusal yatırım yapacakları sürekli nesneler bulamamış olmalarıdır. Bu kişilerin özdeşim süreci taklidin ötesine geçememiştir. İçsel ruhsal yapıları zayıftır. (2)
KAYNAKLAR:
1- Amerikan Psikiyatri Birliği. Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı. (DSM-4) Washington DC: 1994. Çev: E Köroğlu, Ankara: Hekimler Yayın Birliği, 1998
2- Ağır Kişilik Bozukluklarının Tanı ve Sağaltımı İçin Başvuru Kitabı. Salman AKHTAR. Çevirenler
Müge ALKAN, Cemile GÜRDAL. Odağ Psikoterapi Yayınları…İzmir-2009.
Mustafa GÖDEŞ
Klinik Psikolog